büyük şahsiyetler

Hasan El Benna: Müslüman Kardeşler’in kurucusu

Hasan El Benna kimdir? Sorusuna geçmeden önce doğduğu toprakların o zamanki durumu hakkında bilgi vermekte fayda var.

Mısır, sömürgeci devletler tarafından önce Osmanlı İmparatorluğu’ndan türlü kışkırtmalarla kopartılmış ardından da yine bu devletler tarafından sömürülmeye başlanmıştı. Bu duruma 1869’da açılan Süveyş Kanalı da etkiliydi. Çünkü kanal sayesinde açılan kestirme yol hem zaman hem de para demekti. Bu da dünyanın her yerinde sömürgeleri olması nedeniyle “güneş batmayan ülke” olarak tarihe geçen İngiltere’nin iştahını kabartıyordu.

..ve Mısır, İngiltere tarafından önce borçlandırılıp sonra da kukla bir yönetime bırakılarak sömürülmeye başlanmıştı.

Hasan el Benna hayatı

Tarih, 14 Ekim 1906. Hasan el-Benna, İngiliz etkisi altındaki Mısır’ın Buhayre vilâyetine bağlı Mahmûdiye kasabasında dünyaya gelmiştir. Babası bir cami imamıdır. (Abdurrahman el-Benna es-Saati) İlk dini bilgilerini babasından öğrenen Hasan el-Benna ardından kasabada dini eğitim veren Medresetü’r – Reşâdi’d – Dîniyye’ye gider. Bulunduğu ortam ve ailesi mümkün olduğunca Hasan el-Benna’yı İngilizlerin oluşturmaya çalıştığı kültür erozyonundan uzak tutar. Hayatının ilk yılları okul, cami ve yine babasının imamlıkla beraber yürüttüğü saatçi dükkanında geçer. Henüz 10 yaşlarında sanki geleceğe bir işaret fişeği atar gibi arkadaşlarıyla beraber mahalle halkını namaza kaldırmak, çocukları oruç tutmaya yönlendirmek gibi ulvi misyonlar üstlenen Cemiyetü’l Ahlaki’l Edebiyy teşkilatını kurar ve yönetir.

Lise yıllarında ise “Kötülüklere Karşı Mücadele” adında kurduğu toplulukla, toplumdaki kötü alışkanlıklara karşı bir mücadeleye girişir.

1923 yılına gelindiğinde artık 17 yaşında İslami ahlak anlayışıyla yetişmiş bir delikanlıdır. Ve eğitimine devam etmek için bir öğretmen okulu olan Darü’l – Ulum’a gitmek ister. Yolculuk Kahire’yedir. Kahire sadece Mısır özelinde değil İslam medeniyeti için de önemli bir şehirdir. Artık Hasan el-Benna için yeni bir dönem başlamıştır. Çünkü Kahire çocukluk ve ilk gençlik yıllarının geçtiği Mahmûdiye kasabasından çok farklıdır. Burada İngilizlerin hem yönetim gücü hem de kültürü oldukça etkilidir. Ve burada yaşayanların belki de alışkın oldukları için farkına varamadıkları İngiliz işgali dışarıdan gelen biri için oldukça rahatsız edicidir. Çünkü adeta Mısır halkı ikinci sınıf vatandaş konumundadır. Ayrıca Müslümanlar, İslam ahlakından ve hukulundan uzaklaşmış, şehir adeta İngiltere gibi sömürgeci Batılı devletlerinin şehirlerinden birine dönüşmüştür. Üstelik 1.Dünya Savaşı bitmiş, Osmanlı savaşı kaybetmiş ve Mısır artık tamamen emperyal güçlerin eline geçmiştir. Bu dönemde Hilafetin de kaldırılması ile birlikte tam bir kopuş gerçekleşmiş halk giderek misyonerlik faliyetlerinin etkisi altına girmiştir.

İşte böyle bir ortamda Hasan el-Benna öğretmen okulunu okur. İngilizlere karşı çeşitli toplantılar düzenler. Halkı bilgilendirmek amacıyla “el-Feth” adında bir dergi de çıkarır.

Hasan el Benna üniversite yılları…

Hasan el Benna, üniversitede yılları mücadelesini anlatırken bir defasında toplantı yaptıkları eve polislerin baskın yaptığını ve polislerin karşısına çıkarak “Sizin vatana karşı borcunuz bizimle beraber olmanızı gerektiriyor. Bizim işlerimize aksatmamanızı gerektiriyor. Bizi yakalamanızı değil” dediğini ve bu sözlerden sonra polislerin oradan ayrıldığından söz eder. Bu dış güdümlü yönetimin ülkenin tüm imkanlarını İngiliz hakimiyetini sürdürmek için kullandığını gösteren güzel bir anekdottur. Üstelik Hasan El Benna’nın üniversite yıllarında verdiği mücadeleyi ve dönemin şartlarını kendi ağzından ortaya koymadı açısından değerlidir.

Hasan el Benna, modernizim adı altındaki işgalci zihniyete karşı verdiği mücadelerle  1927 yılında öğretmen okulundan mezun olur.  Süveyş Kanalı yakınlarındaki İsmailiye’ye giderek göreve başlar.

Öğrencilik yıllarında öğretmeninin sorduğu “Mezun olduktan sonra ne yapmayı düşünüyorsun?” sorusuna “Mezun olduktan sonra biri özel, biri de genel olmak üzere iki emelim vardır. Özel emelim, yapabileceğim kadar ailemi ve yaktnlarımı mutlu etmektir. Genel emelim de gündüz öğrencilerle, gece de babalarına dinlerinin aslını öğreten bir mürşit olmaktır.” cevabını verdiği bilinir. Cevaptaki emelini gerçekleştirmek için ilk görev yerinde harekete geçer. Çünkü İsmailiye, ticaretin döndüğü Süveyş Kanalı’na yakınlığı nedeniyle adeta Mısır halkının İngilizlerin kölesi olduğunu tüm açıklığıyla ortaya koyan bir bölgedir.

Burada Mısırlılar ise topraklarını işgal eden İngilizlere hizmet etmekten başka bir noktada değillerdir. Hasan el Benna, bu durumdan kurtulmak için çok daha fazla şey yapmak gerektiğinin bilincindedir. Hasan el-Benna, üniversite yıllarında doğruluğu ve cesaretiyle kendini tanıtmıştır. Bu onun yanında yürüyecek Müslüman sayısını arttırmasını kolaylaştırır. Üniversiteden arkadaşları ile beraber bir hareket başlatır.

Yıl 1928’dir… Ve bu hareket ileride İslam dünyasının en büyük toplumsal dini hareketlerinden biri olarak tarihe geçecektir.

Müslüman Kardeşler Hareketi veya İhvan

Mısır’ı İngiliz işgalinden kurtarmak ve tekrar İslami düzeni inşa etmek için başlatılan Müslüman Kardeşler Hareketi için Hasan el-Benna ve bir grup arkadaşı halkın arasına karışıp onlara vaaz vermekle, köklere dönüş çağrısı yapmakla işe başlarlar. Kahvehanelere girerek İngilizlerin lüks yaşamından halkın İslam’dan giderek uzaklaştığından bahsederler. Zaten görünürde olan bu durumun dile gelmesiyle birlikte sessizlikte dağılmaya başlar.

“Nefsimizi eğiteceğiz ki, bizden Müslüman bir fert meydana gelsin. Ailemizi eğiteceğiz ki, onlardan Müslüman bir aile ortaya çıksın. Halkımız eğiteceğiz ki, onlardan Müslüman bir halk meydana gelsin.” Benna

Malcom X‘in “Bütün uyuyanları uyandırmaya bir tek uyanık yeter” sözü için küçük Müslüman Kardeşler Hareketi grubu oldukça fazla sayıdadır. Ve giderek sayıları artar. Müslüman Kardeşler bu uğurda okullar açmaya ve çocukları da geleneksel şekilde eğitmeye girişirler. Ardından hastaneler, sendikalar ve halk için çeşitli kurslar açarlar. Giderek büyüyen hareket tabanın desteğini iyiden iyiye alıp büyük bir güce ulaşır. Özelde Mısır’ı İngiliz işgalinden kurtarma amacı yerini tüm Müslüman topraklarını sömürgeci zihniyetin elinden kurtarmaya bırakır. Filistin’i İsrail işgalinden kurtarmak için de harekete geçer. Müslüman Kardeşler mensuplarından bir grubu Filistin’e direnişe gönderir.

Hasan El Benna suikastı

Bu durum bittabi İngilizleri rahatsız eder. Müslüman Kardeşler’in engellenmesi planlarını gerçekleştirebilmek için elzem bir hâl alır. Nasıl ki üniversite yıllarında İngiliz kuklası yönetimin türlü engellemeleri ile karşılaştılarsa yine bu maşa yönetimin (İngilizlerin direktifleriyle) Müslüman Kardeşler ya da İhvan hareketini engelleme çabalarıyla karşı karşıya kalırlar. İhvan’dan çok sayıda isim tutuklanarak zindanlara atılır. Ancak İngiliz güdümündeki Kral Faruk’un hedefi Hasan el-Benna’dır. Bu sırada başbakan Nukraşi Paşa öldürülür. Müslüman Kardeşler bu ölümün arkasında olmadıklarını söylese de Kral Faruk’un eline büyük bir fırsat geçmiştir ve Hasan el-Benna’nın öldürülmesi emrini verir.

12 Şubat 1949’da Hasan el-Benna suikasta uğrar. Yaralanan Hasan el Benna hastaneye kaldırılır. Doktorlara çoktan talimatlar gönderilmiştir. Hasan el-Benna hastanede kan kaybından vefat eder. (Allah rahmet eylesin)

Yönetim, Hadan el-Benna’nın iehit düştüğü gün büyük bir isyandan korkar. Bunun önüne geçmek için arka arkaya Müslüman Kardeşler’den tutuklamalar yapar. Halkın toplanmasını önlemek için camiler bile kapatılmıştır. Kur’an okumaya, cenaze namazı kılmaya dahi izin verilmez.

“Şüphesiz bizim fikirlerimiz, mumdan yapılma gelinler gibidir. Ne zaman ki onların uğrunda ölürüz işte o vakit, ruh kazanırlar, hayat bulurlar.” H. Benna

Şehit düşen Hasan el-Benna arkasında uzun yıllar devam edecek büyük bir hareket bırakmıştır. Halk artık bir kez uyanmıştır. Bunun en büyük örneği 2013’te yine arkasında Batılı sömürgeci devletlerin olduğu Mısır askeri darbesine karşı gösterilen büyük direniştir.

Click to comment

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

The Latest

To Top